9 Ekim 2012 Salı

ne hayaller kuruyorum!

hayal kurmadan yaşayamayan insanlardanım. dakikalık, günlük, yıllık, ömürlük hayallerim var benim. her birinde farklı hayatlarda, farklı kafalarda, farklı ruh hallerindeyim. hepsini çok seviyorum hayallerimin. bazen uçuyorum gökyüzünde istediğim her yere, bazen kapkaranlık odalarda şarkı dinliyorum. bazen çok güzel iki çocuk annesiyim bazen annesinden hiç ayrılamayan anne kuzusuyum. alkoliğim bazen, kayıp hayatlardayım.. hangisini yaşamak istiyorum bilmiyorum, neler yapmam gerektiğiyle ilgili hiç bir fikrim yok ve aynı zamanda çok fikrim var. karışık yani kafam :)

okulumun son senesi, mezun olunca ankarada çok az insan bırakıp geri dönüyorum. evimi nasıl bırakıcam, buralardan nasıl gidicem, yeni evimde aynı huzuru bulabilecek miyim bilmiyorum. gerçi loş bir ışık verin bana, biraz müzik, güzel bi de sofra hazırlarım ben işte o zaman huzur yanıbaşımda.

kendimi mutlu etmeyi de üzmeyi de kırmayı da çok iyi biliyorum. o yüzden istediğim her an istediğim moda girebilişim. ne hep çok mutlu, ne hep çok üzgünüm.

yazdıkça rahatlarsın demişti biri, parmaklarım kalemi kavradıkça ya da klavyeye basabildikçe yazıcam ben de. ölene kadar. saçmalıyorum farkındayım ama ben zaten saçma bi kadınım.

okul beni yordu 5. senemin içindeyim zaman nasıl geçti hiç anlamadım ama yaşlandığımı hissediyorum. gözlerimin kenarında kırışıklıklar var! fazla gülmektenMİŞ. ilerde botoks yaptırmak lazımMIŞ! kırış kırış olmaya razıyım, yeter ki hep gülebileyim. gülmeyi sevdiğim insanların yanında olabileyim. onlar hiç gitmesin hep kalsın.

gitmeler.. gitme(!)ler.. hayatımdan gidenleri durduramıyorum. bedenen bu dünyadan gidenler bile daha çok yanımda, rüyalarımda, hatıralarımda. ama hala yaşayanlar? çoook özlediklerim var aralarında. hiç nedensiz çekip gidenler, çok nedenli çekip gidenler, saçma sapan gidenler, gidince ağlatanlar, geldiğinde yine ağlatanlar... hiiç birine kızgın değilim, ama hayallerimden birinde çok kırgın bir kadınım. fotoğraflarına baktıkça ağladığım, sesleri kulağımda çınladıkça lanet ettiğim. fotoğraflara bakıp bakıp içindeki anlara geri dönmek istediğim.. dershaneme, bilkentteki ilk yılıma, ikinci yılıma, bodruma, kadıköye, taksime..

bugün annem ve nilsuyla konuştum 70 dakika falan, ne çok özlüyorum onları... ege sarılmayı öğrenmiş, öpmeyi öğrenmiş. içimdeki iğrenç korku mideme bıçak gibi saplanıyor. ya ben gittiğimde ege bana sarılmaz, ege beni öpmezse? unutur mu insan halasını daha bir ay bile olmadı hem geleli, unutmamıştır di mi?

bazen toplayamıyorum kafamı. cümlelerim bir anda bitiveriyor.

1 yorum:

  1. unutmaz merak etme,kucukken insanlar hickimseyi unutmazlar.

    YanıtlaSil