18 Temmuz 2011 Pazartesi

gümüşüm kararmadan..

gümüşüm kararmadan aşk mümkün müdür hala?! karardı kolyemin zinciri çok sinirliyim! hani uğur getiricekti bana yaa. içim kadar kara artık o da.. yaprakları aynı parlaklıkta ama.. sanırım hala bir umut var, hayat hala dayan diyo bana.. offf sıkıntı ya! neyse işte..

mutsuzum. gölköydeyim ve mutsuzum. aklım, kalbim, sevdiklerim ve özlediklerim uzaklarda, istanbulda.. ilk defa olmuyo boyle ama genelde her yaz sonu bu hale gelirdim 2 bucuk aylık tatilden sonra olurdu yani.. şimdi ikinci haftam anca bitti ama benim gidesim var hafiften. sanırım artık daha fazla sarhoş olmak istemiyorum ya da daha fazla aramak istemek ve arayamamak.. ki tutamadım yine kendimi kahretsin. pişmanım be günlük.. kendimi rezil ettikçe rahatlıyorum sanki.. istemsiz yapıyorum ama alkol şişede durduğu gibi durmadıkça ben daha çok özlüyorum. o kadar çok oldu ki görmeyeli. ve sanırım o kadar daha çok olucak ki görüşmeyeli. canım yanıyo be günlük..

bir gün daha geçmiş, zaten yılları saymaz.. bu sarhoşlar, bu yalnızlar, kalbi kırık eski dostlar.. ne çok kalp kırmışım ben.. ne acımasız ne salakmışım. yemin ederim azcık içtim bu halim doğuştan benim. bilerek olmadı.. ki neyi anladım bilio musun? ben beni seveni sevemiyorum. o yüzdendir ki şimdi beni hiç sevmeyen bi adamı bu kadar seviyorum!

yine darmadağın olmuş bi yazı. saçlarım gibi, hayatım gibi kalbim gibi. belki bi gün arar. belki bir gün o da içer. gerçi içiyosa ve aklına gelmiyosam aramasını beklemek de saçma. sadece içmek de gerekmiyo tabi. benim her daim aklımda oluşu baya sıkıntı!

1 yorum: